Cuma, Temmuz 22, 2005

Kalp Ağrısı

Gitmeden dayanmadım yazıyım bi tane. Gidecek yer belli. Şiir Cezmi Ersöz'e ait...

Kalp Ağrısı

Iste yine basbasayiz icimin acisi
yine birlikteyiz
ver elini
sus ve ne olur incitme beni

Ey kalbimin agrisi
ver elini
cikalim seninle soluksuz kalmadan sessizce
bu karanlik ve ugultulu ormandan

Icimin acisi, kalbimin agrisi, askim
iste yine basbasayiz
ver elini
sus ve ne olur incitme beni

Yokum Abi!

Bir hafta kadar buralarda olamayacağım. Tatile gidiyorum. Bugün bazıları bana darıldı ve yeterince canımı sıktı(yani tamamiyle yokum) ama neyse gelince düzeltiriz. Hadi uslu durun Kimseye karışmayın. Ben hemen geliyorum.
I will be on vacation for about one week. No updates for one week. See you later.

Perşembe, Temmuz 21, 2005

Chatbox Açıldı/Chatbox has Been Opened

Siteye bir chatbox yerleştirdim. Hemen sağda saatin altında. Oradan dileklerinizi,isteklerinizi,temennilerinizi bana iletebilirssiniz.
U can see the chatbox on the right side under the clock. U can send onlinne messages there. I am waiting.

South Park Studio


South Park'ta kendi karakterinizi yaratmak ister misiniz? O zaman aşağıdaki linki takip edin...
South park Studio

Türk Sinemasında Unutulmayan Şarkılar

Bizleri yer yer güldüren, yer yer duygulandıran Türk Filmlerinin müziklerinden bir arşiv oluşturmak ister misiniz? Bugün bu iş için oldukça işe yarayacak iki adres veriyorum. İlki Bir Zamanlar'a ait. 70'lerin ruhunu canlı tutmaya çalışan site Türk Sineması için de bir sayfa oluşturmuş.Bu sayfada yaklaşık 20 adet filmin müziklerine ulaşabilirsiniz.
Adres: http://www.birzamanlar.net/sinema/index.php3

Diğer bir kaynağa da Sinemafanatik'in forumlarında ulaştım.Forumun moderatörlerinden Zap, güzel bir derleme yapmış. Konu başlığına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
http://www.sinemafanatik.com/yabbse/index.php?board=9;action=display;threadid=7576

Cem Yılmaz ve Opet Reklamları

Cem Yılmaz geçen sene Doritos'a yaptığı katkıyı bu sene opet'e yapma kararı almış. İlk reklamlar yeterince komik değil ama Cem Yılmaz işte, insan istemese de gülebiliyor. En iyisi siz de bi izleyin ondan sonra kararınızı verin. tabi hala izlemeyenler var mıdır bilmiyorum.

1. Reklam
2. Reklam
3. Reklam

Download için açılan sayfada en alta inin "free" seçeneğine tıklayın. Daha sonra açılacak sayfada yine en alta inin yaklaşık 20-30 sn. beklemeniz gerekecek. Daha sonra en altta çıkacak olan download linkine tıklayın.
Kaynak: Capturetv

Salı, Temmuz 19, 2005

Yahoo Artık Türkçe


Haber biraz gecikti ama yine de yazalım burdan:
Yahoo'nun e-posta arayüzü artık Türkçe. Yahoo! Posta Türkiye, İngilizce sürümde bulunmayan AddressGuard™ özelliğini de içeriyor.Çok yakında Yahoo'nun tamamını türkçe görebileceğiz.

Arayüzü Türkçeye çevirmek için aşağıdaki adımları izleyin:

* Her zamanki gibi http://mail.yahoo.com adresine girip İngilizce arayüzlü sayfadan oturum açın.
* Hesaba giriş yaptıktan sonra sol üstteki "My Account" bağlantısına tıklayın.
* "Member Information" bölümündeki "Edit" düğmesine basın.
* "General Preferences" bölümünde "Preferred Content" diye bir satır olacak. Onun sağındaki bağlantıya tıklayın. (Bu büyük olasılıkla Yahoo! U.S. biçimindedir.)
* "New Setting" menüsünden "Yahoo! Turkey" seçeneğini işaretleyin ve "Finished" düğmesine basın.
* Açılan sayfadaki "Kabul ediyorum" düğmesine basıp ilerleyin.
* http://tr.mail.yahoo.com adresine gidip değişikliğe bir gözatın.

Pazartesi, Temmuz 18, 2005

Sezercik Yavrum Benim!

Sezerciği bir zamanların piç kahramanı olarak tanırsınız. Jön kıtlığından mı desek, para sıkıntısandan mı desek bi türlü bu çocuğun babası olmazdı. Bu yüzdendir ki bence çocukluğunda oynadığı o filmlerin Sezer İnanoğlu'nda büyük bir psikolojik yara açtığı kesin gibidir. Bu yüzden bir türlü özel yaşamında dengeyi tutturamamıştır. Yani Yeşilçam yutmuştur bizim çocuğu.


Verem bir Anne,olmamaya and içmiş bir baba,içmekle mükellef bir üvey baba ve bizim süt çocuğu Sezercik. O yüzden sezercik bende hep uyuz bi karakter olarak kalmıştır. hazır ortam müsait vursana kendini sokaklara,kumara,hırsızlığa...Belki de annesinin verem olma sebebi de odur. Zira ben ekran karşısında verem olmuştum.
Sezer'in piçlik kariyerinde en önemli repliğini sanırım hepiniz hatırlarsınız:

Sokakta çocuklar Sezercik'i yine sıkıştırmıştır. Replik Hazırdır;
-Piç Sezer!Piç Sezer!
Kahramanımız bu sefer materyalle olay yerindedir ve koynundaki fotoğrafı çıkarır;
-Hayır piç değilim ben. İşte babamın resmi, ben doğmadan ölmüş.
çocukların hepsi şaşırır tabi. Ama aradan bir Arap Niyazi kılıklı mendebur fırlayıverir;
-Çocuk doğmadan babası ölürmü hiç akıllım?
Sezercik yine babayı almıştır. Yine üzgündür. Yine hayat onun eline vermiştir. Ama hayır böyle bitmemelidir. Daha senaryoda Sezercik için dayak faslı vardır. Piç Sezer nidaları eşliğinde Sezer bi güzel dayağını da yer ve de rahatlar. Çünkü daha film yarıdadır. "Beterin beteri var" ütopyası bu film için mantalite olmuştur. Ah Sezer ah ne gereği vardı.

Sezercik'in en fazla muhattab olduğu tip ise Erol taş olmuştur. Üvey baba kontenjanı hep onunla doldurulmuştur. Yalnız Hülya Koçyiğit'le kesinlikle uyumlu bir oyunculuk sergileyemezler. Bu ilişki fazlasıyla sırıtır.İşte Sezer'in Erol taş'la yardıran diyaloglarından biri:
Erol Taş: Baban yok mu senin?
Sezercik: Yok Amca
E.T.: Piç misin sen?
S.: Piç ne demek amca?
E.T.: Git anana sor!
Yine sillesini yemiştir Sezer. Hayat bir kez daha tenhaya çekmiştir.
Neyseki Sezercik fırtınası yeterince uzun sürmemiştir.70-76 yılları arasında tüm eziyetleri çeken Sezercik artık eşek kadar olmuş, filmlerde eziyet çekemeyecek kadar güçlenmiştir. Bir dönem de böylelikle sona ermiştir. Daha sonra 80'lerde Küçük emrah furyası başlamıştır. Emrah ta sillelerle geçirivermiştir bu dönemi.(Bkz: Küçük Emrah-Nuri Alço) Daha sonra Küçük Ceylan ve yer yer Mahsun Kırmızıgül'ün denemeleri olmuştur. fakat onlar düşük prodüksiyonları nedeniyle başarıyı bi türlü yakalayamamış ve kendilerini türkücülüğe vurmuşlardır. Yeri gelirse belki onların üzerinde de bir büyüteç gezdiririz daha sonra.
Sinemayla Kalın...Saygılar ve de Sevgiler.

Monster Gallery

Check out the Monster Gallery and give me a gift. Monster gallery really different. U can find a lot of monster and art pictures here. And u can buy them. A lot of monsters has been sold but stil got good monsters. If u got Money Don't Forget Me:))

Monster Gallery web Page

Ptt'ye de sızdık Helal Olsun

Aşağıdaki adrese girin ve bakın url hangi hatayı veriyor:
http://apps.ptt.gov.tr/

Sıradaki adrese bakalım şimdi:
http://apps.ptt.gov.tr/contextroot/wanjsp/GonderiCevap.jsp?BARKODNO=1
Bu adreste de "Teslim alan" kısmına bi bakın orda ne yazıyor? Evet harbiden matrak. devlet dairesi ama oluyor işte böyle şeyler:))

Yalnız acele edin her an düzeltebilirler...

Pazar, Temmuz 17, 2005

Batman Begins-Soundtrack(2005)


Tracklist :

1. Vespertillio (2:52)
2. Eptesicus (4:20)
3. Myotis (5:46)
4. Barbastella (4:45)
5. Artibeus (4:19)
6. Tadarida (5:05)
7. Marcrotus (7:35)
8. Antrozous (3:59)
9. Nycteris (4:25)
10. Molossus (4:49)
11. Corynorhinus (5:04)
12. Lasiurus (7:27)



Downlaod Batman Begins-Soundtrack

Cuma, Temmuz 15, 2005

Perşembe, Temmuz 14, 2005

Brandy ft. Ray J. - Another Day In Paradise

Sting'in ünlü parçası Anaother day In Paradaise'ın yorumunu iki kardeş çok iyi yapmış. 2001 yılına ait single'ın video clibini aşağıdaki linkten indirebilirsiniz.

Download Video: Another Day In Paradise

Hazır mısınız? Geliyor...

İlkiyle bizi gülmekten yerlere yatıran filmin devamının geleceği haberini vermek kadar keyiflendirici bir şey yoktur herhalde. Evet bahsi geçen animasyon film "İce Age". Yeni macerada yine mamut Manfred'imiz, Tembel Sid'imiz ve açgözlüğünün her zaman kurbanı olmuş sincabımız var. Zaten ilk fragman yine sincap üzerine kurulu ilkinde olduğu gibi.Film 2006 Mart'ında gösterime girecek.Seslendirme kadrosunda ise pek bi değişiklik yok.
Şu an için 3 kişinin yeri garanti:
Ray Romano .... Manfred
John Leguizamo .... Sid
Denis Leary .... Diego

Ray Romano'yu "Everybody Loves Raymond"dan hatırlıyorsunuzdur sanırım.En sevdiğim santçılardandır. Düşünmeye gerek yok. Bence bu film de süper olacak. Hadi hayırlısı.

Download Ice Age 2 Trailer

Çarşamba, Temmuz 13, 2005

Kırmızı Düğmeye Sakın Basmayın

Bir de Uzaklardaki Sen


....
.....
......
.......
İleriye uzaklara bakıyorum
Ufukta görünen hiçlikte
Kara bulutlar var
İnatla beyaz giymeyen
Korkuyorum gelecekten, özlüyorum seni
Beyaz lekesiz güne düşüp
Yaşamak sil baştan tek dileğim

Dört nala koşuyor gece ve gün
Yakalamak ne mümkün
Hayallerimde at koşturan
Çaresizliğime tek arkadaş
Yalnızlığım ve ben
Birde uzaklardaki sen
21/04/1997


Meral Yağcıoğlu

Salı, Temmuz 12, 2005

Mezun da Olduk İyi mi!

Geçtiğimiz Cuma düzenlenen mezuniyet töreniyle üniversite hayatına bye bye demenin ortak sevinç ve hüznünü paylaştık. Gecede yine birbirinden ünlü sanatçılar,spor ve siyaset adamları vardı. (Tabi en başta ben)

Tören hakkında pek bişey söyleyemiyeceğim. Çünkü biraz sıkıcı gibi geldi bana. Yine birbirinden sıkıcı konuşmalara birbirini izledi. Ama yine biz eğlenmenin yolunu bulduk. Kaçar mı abi:)

Babam ve Annem...

Geldik gecenin sürprizine:SEHER. Evet küstük ama en beni yalnız bırakmadı o gece. En fazla sevindiğim de o oldu.Nede olsa eski sevgili canım. Mezuniyetten bile güzeldi:)(Seher okuyosun dimi)



Ortam ufaktan boğmaya başlayınca ufaktan sıvışma kararı aldık. Konseri yarıda bırakıp merkezdeki pub'da soluğu aldık. Çünkü en mutlu günümüzde 1 promil bile alkol almamıştık. Fazla zamanımız yoktu ama elimizden gelenin en iyisini yaptık.Altta ben,seher,vişne-votka,sünger cem ve gamze...


Bu gecede beni yalnız bırakmayan ve 4 yıl boyunca harçlarımı eksiksiz ödeyen anneme ve babama,her güzel anı benimle paylaşan bitanem Seher'e,başımı yer yer şişiren Cem'e,esprileri ve gülüşüyle beni gülümseten arkadaşım ismet'e, Eda'ya, Sahibe'ye, Gamze'ye, Duygu'ya ve adını yazmaktan üşendiğim ama benim için değerli olan herkese teşekkür etmek istiyorum. Dostça Kalın;)

Eh artık işsiziz. Kendime bi çubuklu pijama alıyım şöyle. 12'lere kadar yatayım. Sonra çayımı alıp balkona kurulayım.

Pazartesi, Temmuz 11, 2005

Kenan Onuk (1954 - 2005)



90 Dakika'nın şirin sunucusu Kenan Onuk'u kaybettik. Henüz 51 yaşında olan Konuk yıllardır verdiği kanser mücadelesine yenik düştü. Saygıyla anıyruz...
1954 yılında İzmir'de doğan Kenan Onuk, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdi. Gazetecilik mesleğine 1974 yılında TRT'de muhabir olarak başlayan Onuk, 1992 yılında Show TV, 1993 yılında atv'de görev aldı. Onuk, 1996 yılından bu yana kuruluşunda yer aldığı NTV'de görev yapıyordu.

Evli ve bir kız çocuk babası olan Kenan Onuk, NTV'de yaptığı 90 Dakika programı da dahil olmak üzere, spor yayıncılığında kalite ve sağduyu kriterlerinin öncülerinden biri olarak kabul edildi.

Kariyerinde sayısız ödül ve başarıya imza atan Onuk, yazılı basında da, kritikleriyle gazetelerin spor sayfaları aracılığıyla okurlarına ışık tuttu.

Türk halkı, buz pateni ve atletizmi, Kenan Onuk'un kusursuz Türkçesiyle dinleyerek tanıdı.

Onuk ayrıca, gazete yazıları ve NTV Radyo'daki caz programıyla da, müzik alanındaki bilgi birikimini okurları ve dinleyicileri ile paylaştı.

Yeah Yeah

Bu başlığı ilk gördüğünüzde yine bir hiphop hikayesi diyebilirsiniz. Ama hikaye biraz farklı. Bugünkü kahramanımız Felsefe Profesörü Sidney Morgenbesser. Günümüzde bu yeah yeah lafı artık bir hiphop klasiği olmuşsa da bakın kahramanımız bu lafı nasıl kullanmış:
Bir bilimsel konferansta konuşmacı dünya dillerinde "çifte olumsuzlama" dediğimiz hikayenin kimi dillerde olumsuzluğu daha da vurguladığı (kimseyi gördün mü? hayır, hiçkimseyi görmedim); kimi dillerde ise + ile -'nin birbirini götürmesi hesabı olumluya çevirdiğini (i didn't do nothing); fakat hiçbir dilde "çifte olumlu" nun olumsuza dönmediğini anlatıyormuş. bunu söyleyince arka sıralardan sıkkın bir ses gelmiş:
"yeah, yeah."


Evet bu ses, profesörümüz Morgenbesser'e aitmiş.Morgenbesser zamaninda Bertrand Russell tarafindan “Amerika Birlesik Devletleri’ndeki en zeki genclerden biri” olarak nitelendirilmis, Noam Chomsky’ye “kendisi modern cagin en derin ve engin zihinlerinden birine sahip” dedirtmis bir filozof (dedirten filozof!), bir dusunce adamidir. Adnan Menderes’ten neredeyse Recep Tayyip Erdogan’a kadar uzanan bir devir boyunca (1955-1999) Columbia’da felsefe profesorlugu yapmis, fakat felsefe dunyasina hemen hicbir yazili eser birakmamis, hayatini adadigi bu bilimin (sanatin?) toplu mirasina yok denecek kadar az katkida bulunmustur. felsefeye yaptigi tum yazili katkilari tartmak, morgenbesser’in alaninda nufusunu ve etkisini olcmek icin bir akademik kutuphaneye gitseniz, oncelikle akademik kutuphaneye elinizde tartiyla almazlar sizi, onu kapidaki gorevliye birakin. sonra iceri girseniz, bulabileceginiz ancak ve ancak unutulmus, artik tartisilmayan, zikredilmeyen, gunumuzde artik alintilanmayan birkac makale, vakti zamaninda editorlugunu yaptigi ve de son olarak belki 1970’lerde kutuphaneden cikarilmis tozlu birkac antolojidir. denilebilir ki, yasami boyunca bu kadar az eser verip de alaninda boylesine devlesmis, meslektaslarinca bu kadar sayilmis ve sevilmis, onlardan mesleki output’u ile kiyaslanamayacak bir itibar gormus, zihinsel yetenegi ve de konusuna hakimiyeti ile “felsefe dunyasi” dedigimiz o minik akademik gezegende ilah mertebesine yukselmis bir filozof, sokrates’ten beri gorulmemistir.
Son olarak ondan bi kaç anekdot daha;
Bir gosteri esnasinda kafasina cop yiyen sidneye sorarlar:
-"polisin kafaniza vurmasi adil (fair) bir davranismiydi?"
-"evet epey adildi ama hakli (just) degildi."
-"ben de oyle dememis miydim zaten?"
-"kafama vurmakta oldukca haksizdilar ama benimle birlikte herkes kafasina cop yedigi icin adaletsiz degildiler.
*******
garson: "elmali ve bogurtlenli* kekimiz var, hangisini tercih edersiniz?"
sidney: "elmali lutfen"
[garson iceri gider, iki dakika sonra geri gelir]
garson: "ozur dilerim, cilekli kekimiz de varmis"
sidney: "madem oyle, bogurtlenliyi tercih ediyorum"

"ilgisiz alternatifler" prensibini ogrencilerine gostermek icin. bu prensibe gore eger z secenegi yokken, x'i y'ye tercih ediyorsak, z secenegi varken de x'i y'ye tercih edecegiz. [ama bu her iki ihtimalde de x'i sececegiz demek degil; tercih, secimden daha gucsuz* bir onerme]

roportajci genc: "yani chairman maonun*, bir onermenin ayni anda hem yanlis hem de dogru olabilecegine dair gorusleriyle hemfikir degil misiniz?"
sidney: hmm, hemfikirim ve degilim.

Teşekkürler;
Immanuel Tolstoyevski
b.b.p.d
Can Sebahattin Dere
The AFU and Urban Legend Archive
Sidney Morgenbesser

Pazar, Temmuz 10, 2005

Hafta Sonu Arguvan'daydım

mezuniyet kutlamalarının ardından eve uğramama hastalığı bedenimin her tarafına işlemişti. Mezuniyet gecesinin devamını bitanem Seher'im ve bir kaç arkadaşla pub'da getirdik. Ardından geceyi ta-to nun "to"su Apo'nun evinde geçirdik. Devamını anlatırım daha sonra...
Ertesi gün Arguvan'a gitmeye karar verdik. Öğlen saat 4'te karar verdik ama yola çıkmamız saat 9'u buldu. Yeni kadrolu şöförümüz İlhami Abi bu yolculukta da cefa çekme görevini üstlendi. Ferhat Tunç vardı. Aslında kimin olduğu pek de önemli değildi.Yine kendi eğlencemizi kendimiz yarattık.Daha Doğrusu o bizi buldu.Kaldırımda alkolun nüfuz etmesini beklerken bi aşık takıldı bize. Ekmek uzatarak başladı muhabbete daha sonra ekmek tutan eller bira düşürmez oldu. Pek ısınamadım aslında. Bu Ozan daha çok tüccar-sahtekarlara benziyordu aslında. Neyse onun türkülerini dinlerken bi kaç öğretmen arkadaşla tanıştık. Parayı bulamayan ozan tabi ufaktan dalavereyle kaçıverdi. sonra kaldık bizbize. Türküler söyledik, saati 2 ettik. Malatya'ya döndüğümüzde saat 4 olmuştu. Paça merasiminden sonra düştük yataklara, yine düşünmedik yarınları. Yarınlar düşünsün bizi. Biz daha genciz kardeşim.

Not: Fotoğraf çekemedim bu sefer. Karaktersiz Servet pis bi oyunla makinemi rehin aldı. Bunun hesabı an ve an sorulmaya başlandı bile. Moku yedin Servet!

Kpss Belası


İki parti halinde düzenlenen ve 240 ezber sorusunun olduğu, dünyanın en gereksiz sınavını da geride bıraktık. Böylelikle üzerimden büyük yük kalkmış oldu. Bir sınavı daha devirdik ve yine "sınavın nasıl geçti" triplerini tüm masumiyetimizle "iyi geçti" klasik cevabıyla savuşturduk. Şu an için kesin bi şey söylemek güç ama en kötü ihtimalle Şubat ayında atanmayı umut ediyorum. Eğer atanmasam da hassss... demeye hazırım. Ama bu sene iyi gezdim. Sınava doğru dürüst hazırlanmadım.Bu benim için minik bir zafer sayılabilir. Kahrolsun ÖSYM, yaşasın ..........

Perşembe, Temmuz 07, 2005

Site update: 7 Temmuz

Nastynaz Reloaded:Add Comment released again.Be patient for english buddies
Yorum eklemeyi yine açık hale getirdim. Artık yazıların altındaki "comment" linkine tıklayarak yorum bırakabilirsiniz.Kullanıc adı olarak anonymous seçmeniz gerekiyor. Umarım yine salak şeyler bu sitede olmaz. Güzel yorumlarınızı bekliyorum...

Bookmarks>> ARES...

Tapılacak program "ares"i sizlere takdim etmekten gurur duyarım. Kazaa'nın virüs portalı olmasından sonra aranan kan bulundu. P2P programı Ares'i yaklaşık 1 yıldır kullanıyorum.Tamamiyle tertemiz ve oldukça hızlı. Deneyin ve görün...


Ares'i İndir

Not: İnstall yaparken size sorulan soruda yalnızca "ares(required) ve desktop shortcut" kutucuklarını işaretleyin. Diğerleri reklam ve trojan. Dikkatli olun.

Matematiği Seviyorum :)

Bir garip sayı: 12345679
8'i gezmeye gitmis...
12345679, bu sayının tek başına hiç bir özelliği yok.
Ama 9 ve 9'un katları ile çarptığınız zaman bakın ortaya nasıl ilginç bir
sonuç çıkıyor. Hesap makinenizi eline alıp sonuçları kontrol edebilirsiniz,
hiç bir hile yok:

12 345 679 x 9 = 111 111 111

12 345 679 x 18 = 222 222 222

12 345 679 x 27 = 333 333 333

12 345 679 x 36 = 444 444 444

12 345 679 x 45 = 555 555 555

12 345 679 x 54 = 666 666 666

12 345 679 x 63 = 777 777 777

12 345 679 x 72 = 888 888 888

12 345 679 x 81 = 999 999 999

12 345 679 x 999 999 999 = 12 345 678 987 654 321

Matematikteki şu uyuma bakar mısınız? Şiir gibi.

Çarşamba, Temmuz 06, 2005

Bu Videoyu Kaçırmayın

Kamera şakası diye ben buna derim. Ataride oynadığınız bir oyun sizin için ne kadar gerçekçidir? İzleyin ve görün...

Videoyu İndir

Cuma, Temmuz 01, 2005


iloveit Posted by Picasa

Gözlerin...


Gözlerin gözlerin gözlerin,
ister hapisaneme, ister hastaneme gel,
gözlerin gözlerin gözlerin hep güneşte,
şu Mayıs ayı sonlarında öyledir işte
Antalya tarafında ekinler seher vakti.

Gözlerin gözlerin gözlerin,
kaç defa karşımda ağladılar
çırılçıplak kaldı gözlerin
altı aylık çocuk gözleri gibi kocaman ve çırılçıplak,
fakat bir gün bile güneşsiz kalmadılar.

Gözlerin gözlerin gözlerin,
gözlerin bir mahmurlaşmayagörsün
sevinçli bahtiyar
alabildiğine akıllı ve mükemmel
dillere destan bir şeyler olur dünyaya sevdası insanın.

Gözlerin gözlerin gözlerin,
sonbaharda öyledir işte kestanelikleri Bursa'nın
ve yaz yağmurundan sonra yapraklar
ve her mevsim ve her saat İstanbul.

Gözlerin gözlerin gözlerin,
gün gelecek gülüm, gün gelecek,
kardeş insanlar birbirine
senin gözlerinle bakacaklar gülüm,
senin gözlerinle bakacaklar.

NAZIM HİKMET